21 Nisan 2014 Pazartesi

No We're Not Stalkers!

Pazarlamada çalışırken biz de çoğu zaman e-mail pazarlamasını kullanıyoruz. Fakat kendim bir birey olarak bana gönderilen bu tarz mailleri bazen hemen siliyorum ve hatta mail adresimi nereden buldular diye tedirgin oluyorum. Ama daha dürüst olmak gerekirse, bu mailleri silmeden önce okumuyorum bile, sadece şöyle bir anlık bakıyorum. Fakat maili ya da SMS'i gönderen tarafta olunca iş değişiyor, gönderdiğim kişilerin tepkileri konusunda kafamda sorular oluşuyor. Örnek olarak kendimi alırsam, önceden söylediğim gibi anlık baktığım bu maillerin mutlaka kısa, öz olması ve daha da önemlisi GÖRSEL olması çok önemli.



While i'm working in marketing often we use e-mail marketing. But as an individual, i sometimes delete immediately these mailings and got mad on how they reached my email address. Ok to be honest i don't even read before deleting, maybe only a glance! But, when i'm on the otherside, when i send these mailings and SMS's, i wonder about the reaction. So if i take myself for an example, as i said i took only a glance to it, the message has to be short and clear, and most importantly it has to be VISUAL!

Sonra internette biraz araştırma yaptım bu konuda, bazı e-mail pazarlama trendlerine baktım ve geldiğim nokta budur. Aşağıda E-mail pazarlama alanının en başarılı örneklerini görebilirsiniz. Ve emin olun ki biz dersimizi çalışıyoruz, belki yavaş gelişiyor, ama sizi temin ederim ki insanları bir saniyelik bakışında yakalamak kolay değil. Bu yüzden bir daha ki sefere size gönderdiğim emailler konusunda rahatlayın, o kadar da sıkıcı değilim! :)



Then i do some research online, spent some time on the email marketing trends and that's where i've got. Here's some great examples of email marketing. Please be sure that we're learning our lessons, maybe slowly, but i assure you that it's quite a hard work to keep people entertained only for one sec! :) So next time if i send you these, please release, I'M NOT THAT BORING :)

Check it out:

1. ModCloth: 
Lesson: Talk With Your Customer and Be Honest! - Müşterinizle konuşun ve dürüst olun!


2. Uncommon Goods:
Lesson: Act Up Early!- Erken aksiyon alın!


3. Yapta:
Lesson: Thank your Customer! (maybe not too much)



4. AmazonLocal
Lesson: Track your Customer! (but not like a stalker)- Müşterinizi takip edin!


5. THY:
Lesson: Reach Your Customer Data!- Müşteri datanıza ulaşın!


6. Again Uncommongoods:
Lesson: Let your Customer Sell For you!- Bırakın müşteriniz sizin için satsın!



Cheers!

20 Nisan 2014 Pazar

Like it or Drop it?

Görülen o ki artık Nutella, sadece evimize konuk olmuyor. Son dönemlerde birden çok kahvaltı noktasında sunulan Nutella, satış noktalarını artırmış gözüküyor. Şimdi kabul edelim ki çoğu çalışan kişi ve öğrenci uykusunu, sabah sporuna, kahvaltısına ve hatta duşuna tercih ediyor. Bu kişiler çoğu zaman işe ve okula geç kalırken, yol üstünde alelacele bir simit kapıp kahvaltılarını öyle yapıyor. Nutella Türkiye de bunu fırsat bilen markalardan.



It seems like from now on Nutella is not only a guest in our houses. We see Nutella in a couple of breakfast spots, and it seems like they increased the number. But lets face it there are too many workers and students who gives up their morning spin, breakfast and even their shower for their sleep. And mostly these people are late for their work or class, so they buy a quick bagel out on the street. So Nutella is the brand awares that.




Vakti olan kişilerin yaptığı kahvaltı noktalarında yer almaktan çok bu bahsettiğim kitleye hitap etmeyi tercih etmişler. Ve aslında iyi de etmişler, seyyar simitçiler bunun için altın değerinde! Özellikle İstanbul'daki seyyar simitçileri çok takdir ediyorum. O ne çeşittir, o ne lezzettir. Sandviç simitler, poğaçalar ve niceleri... Gece gece acıktırıyorum kendimi :) Ama konuya dönecek olursak, simitçilerdeki bu trend için ne dersiniz? Gider mi kalır mı?



They targeted these people over the ones that i mentioned earlier, the ones have time for their breakfast. And actually they did well, these street bagel sellers are golden! Especially the ones in İstanbul, i appreciate them most. What a variety, what a taste! It's night time and i'm making myself hungry :) But to back to the point, what do you think of the new trend that street bagel sellers have? Like it or drop it?



Ama sonuçta evde olsak da olmasak da sonumuz bunun gibi olmayacak mı? :)

But in the end either at home or out aren't we gonna end up like this? :)




18 Nisan 2014 Cuma

Like it, Pin it, Tweet it and Then Buy it!

Sosyal medyayı etkin kullanan mağazalara bayılıyorum, bunlardan biraz da Türkiye'de görsek keşke. Bilindiği üzere bugünün insanları daha çok özel hayatı olmak üzere, gördüğünü, sevdiğini sosyal medyada daha çok paylaşmakta. Bu davranışı alışverişe çıktıklarında da sürdürmekte, beğendikleri ya da almak istedikleri ürünleri  arkadaşlarıyla anında paylaşmaktalar. Eskiden olsa, özellikle kızlar, ayakkabı mı yoksa kaban mı alacaklarına dair karar vermelerine yardımcı olsunlar diye yanlarında arkadaşlarını mağazalara sürüklerken, şimdi kimseyi götürmek zorunda değiller, çünkü karar vermelerine yardımcı olacak milyonlar var.

Nine West
How i love these stores that use social media so effectively. I wish i could see more of these here in Turkey.
As you know in today's world people are most likely to share their experiences, more of their personal lives. But in this case when go shopping, they keep on doing it, they share what they like or want to buy. Before this, they used to go shopping with their friends to make a decision, whether to buy a pair of shoes or a coat. But now they don't need to bring any friend, they already got millions to take a view.

Bazı markalar hızlı adımı attı ve sosyal medyayı mağazalarına getirdi. Şimdi insanlar alışverişin yanında, mağazalarda olmaktan da büyük zevk alıyor. Dolayısıyla orada daha çok kalıyor, beğeniyor, pinliyor, tweet atıyor ve sonunda o ürünü alıyor ve başkalarının da almak istemesine neden oluyor. Alışverişte büyük değişim!

Some brands made the quick move and brought the social media to their stores. Now people are not only shopping, but they enjoying their time there. That makes them stay, share, pin, tweet and then buy the product and make people want to buy that product. What a transformation in shopping :)

Marc Jacobs – Daisy Marc Jacobs Tweet Shop
Nordstrom – ‘Most Pinned’ Shoes

Topshop – Virtual Reality Fashion Show

Please click here to see my previous social media in stores post:
http://brandomdecisions.blogspot.com.tr/2012/06/sen-facebooktan-begen-ben-satn-alrm.html

11 Nisan 2014 Cuma

Markaları Anlayamazsınız! :)

Her şey bu küçük çocuğun videosunun 59saniye.com'a yüklenmesiyle başladı. Sonra Facebook, Twitter her yerde küçük Kaan'ı görmeye başladık. Peki nasıl oldu da bu kadar kısa sürede paylaşımlar birbirini kovaladı ve "Anlayamasın" anneanneme kadar ulaştı?



Well everything started when this little kid's video dropped in 59saniye.com. After that Facebook, Twitter and simply everywhere, we could see little Kaan. But how did this go viral in such a little time that my grandma even made joke about it?

Neyse işin geyiği aylar önce bitti o kısma zaten hiç girmiyorum ama birazdan görecekleriniz işin viralden de öteye gittiğini gösteriyor. Çünkü işin geyiğini sadece insanlar değil, şirketler de yaptı. Aşağıda örneklerini görebilirsiniz. İşte karşınızda gerçek zamanlı pazarlama!

Anyways i'm not going to make any other joke about this thing, which is being made several times months ago. But the thing is you'll see that tthis thing went much bigger than a viral thing. Because not only these people made jokes about it, also companies did. You can see examples below about it. Here's ladies and gentleman a Real Time Marketing!












9 Nisan 2014 Çarşamba

Ayaklı Reklam Logoları

Reklamların tüketici davranışları üzerindeki etkisini; kendimi, reklam geçişleri arasında en az üç farklı markadan ürün almaya şartlarken bulduğumda, daha net görebildim. Ama az sonra vereceğim örnekler, markaların bazı insanların hayatında çok daha fazla anlam taşıdığını gösteriyor. Ömür boyu onlarla kalacak kadar!

Dövme, günümüzde, özellikle hippi dönemlerinden sonra neredeyse herkeste görebileceğimiz bir aksesuar belki de. Hatta cesaret edebilsem ben bile yaptırmak isterim; belki bir tarih, belki bir yazı, belki bir figür. Ama figür demişken elbette, hayatımda önem taşıyan bir şey olsun isterim.

Bunun önemini büyük markalar kavramış olacaklar, öyle değişik pazarlama yöntemleri ve reklamlar kullanıyorlar ki, insanların hayatındaki figür, onların logosu oluyor. Çok çılgın değil mi? İşte bu fanlar, sanki birer ayaklı reklam logoları gibi etrafta dolanıp, dövmelerini gururla gösteriyorlar. Hem de bedavaya iyi mi? Valla reklamlara harcanan milyon dolarlara acımışsınızdır; bu şimdi en ucuz ama en fiyakalı reklam değil de nedir?

İşte o dövmelerden bazı örnekler:

1.       Google             

                                                                          
2. Apple


3. Harley Davidson


4. Romney Kampanyası


Evet, siyasi kampanya logosu bile insanların suratında bir dövme olarak ölümsüzleşebiliyor. Peki, bu derece marka fanatiği olmak bizi nereye götürüyor? Tüm o kapitalizmin kölesi muhabbetini bir kenara bırakalım ve oturup düşünelim. Bu, küçük bir olay gibi gözükebilir çoğu kişiye, ama biraz derine inildiğinde aslında büyük şirketlerin bu tarz olaylardan milyonlar kazandığını biliyor muydunuz? Nöropazarlama burada devreye giriyor; tüketicilerin alışveriş yaptıkları esnada en çok neye odaklandıkları, o markayı seçme nedenleri, bağımlılıkları araştırılıyor. Çoğu zaman tüketim kararları bilindik nedenlere değil de, marka bağımlılığı yaratan nedenlere dayandırılıyor. 


Araştırmalarda birden çok neden bizi satın almaya yönlendiriyor; ancak en çok etkili olanlar bana göre orijinal ve akılda kalıcı reklamlar. Bu nedenle özellikle gerilla pazarlama teknikleri tüketiciler üstünde inanılmaz etki bırakıyor. Bu tarz reklam logosu dövmeli insanların sokakta dolaştığını düşünün, neredeyse herkes dönüp bakar. Ve evet, belki o an sadece gülüp geçecek o insanlar ama o logolar bilinçaltlarına o anda işlenmiş olacak. Sonra neden birden hiç aklınızda yokken, altınızda BMW’niz, canınız buz gibi bir Pepsi çekerken, İkea’ya gittiğinizi sorgulamayın. Benden söylemesi J