
Marka olmak nasıl bir şeydir anlatayım sizlere. Giyim sektöründeyseniz sadece elbise, ayakkabı, çanta satmaktan geçmez marka yaratmak. Tamam kaliteli, özgün ve şık olmak zorundasınızdır; ancak bunun yanında kalıcı olmak ve de fiyatlarınızı sizinle aynı sektördeki diğer markalardan biraz daha üstünde belirleyebilmek adına, müşterilerinize bir elbisenin yarattığı hazdan daha fazlasını vermek zorundasınız.
![]() |
Şahsen favori tasarımım |
Bahsettiğim bu özelliği en iyi taşıyan markalardan biri de resimlerden de görebileceğiniz kadarıyla Gucci'dir. Çünkü müşterilerine bir hayat stili satarlar. Elleri poşetlerle dolu, seçim yaparken ya da kıyafetleri denerken yorgun düşen müşterilerini bir sütlü kahve içmeye, yorgunluklarını dindirmeye davet ederler. Tabi ki her yerde yine amblemleri, şıklıklarının temsilcisidir! Oraya gidenler de kendilerini doğal olarak özel hissederler, ne de olsa içtikleri kahveden yedikleri pastaya kadar elitler! Oradan çıktıklarında cüzdanlarında biraz daha hafiflik hissederler; fakat zaten yeni aldıkları Gucci çantanın yanında bir kahvenin lafı olmaz!
![]() |
Bu da yeni yıl tasarımı olsa gerek |
![]() |
İştah kabartıcı değil mi? |
Son olarak iletmek istediğim bir şey var eğer siz de bir gün, bir öğleden sonra günün yorgunluğunu atmak ve belki de özel hissetmek isterseniz, böyle bir caféye gidin. Gerçekten ne hissettirdiğine bir bakın. Oradan mutlu ayrılacağınıza eminim. Bizim en büyük eksikliklerimizden biri, müşteriyi dükkandan çıktığında bağlılık yaratamamamız, bu yüzden uluslararası ünlü bir Türk markası yaratamıyoruz. İşte bu pazarlama zihniyeti de değişmeden, bunu yaratmamız imkansız. Bir marka içinde her şeyi barındırabilmeli, bunu yaparken de en çok müşteriyi düşünmeli. Tamam "Müşteri her zaman haklıdır." politikasını anlamışız da "Müşteri buradan mutlu ayrılmalıdır." nerede?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder