Eğer siz de benim gibi üniversitelerdeki teorik bilgilerin çoğunun gelecekte ne işinize yarayacağını düşünüyorsanız, anlatacaklarım yolunuzu bulmada işinize yarayabilir. Geçen yıl girdiğim özel bir şirketin mülakatında yaşadıklarımdan bahsedeceğim. Aslında o mülakata girmeden gerçekten ne ile karşılacağımı bilmiyordum. Bu da aslında sadece üniversiteye girip, sınavları vermek fakat belli bir hedefinizin olmamasıyla alakalı bir şey. Oraya tamamen hazırlıksız gitmiştim. Daha öncesine baktığımızda iş deneyimi olaraksa biri özel diğeri devlet olmak üzere iki yerde staj yapmıştım, ama dediğim gibi bana çok fazla bir şey kattığını söylemeyeceğim. Çünkü o dönemde ne yapmak istediğimi gerçekten bilmiyordum. Neyse ben yine de istediğim alan yani pazarlamada kendimi geliştirmek istiyordum ve karşıma çıkan bu fırsatı değerlendirmek için ne gerekiyorsa yapacaktım.
Mülakatın yapılacağı otele gittiğimde, bunun bir grup mülakatı olduğunu anlamam geç olmadı. Ve rakiplerim gerçekten dişliydi, bunu anlamam da geç olmadı. Neden dişli diyorum; çünkü bu kişiler gelecekte ne istediklerini bulmayı geçtim iki yıldır bu konuda sağda solda çalışıp, deneyimlenmişlerdi. Soru soruldukça cevap veriyorlar, konuştukça konuşuyorlar bense olayı takip etmeye çalışıyordum. Sonunda sorular bana yöneltilmeye başladığında, aslında pazarlamanın P'sini bilmediğimin farkına vardım, aslında topluca vardık. Karşımdakiler öyle şeyler anlatıyorlardı ki, yarı zamanlı çalıştıkları şirketlerin tanıtımları için yaptıkları gerilla taktikli satış uygulamalarından, kampüs elçilikleri serüvenlerine kadar her şeyi dinledim. Ve işin en garip tarafı başvurdukları bu iş de onların bu alandaki ilk deneyimleri değildi. Sadece hepsi ilk deneyimlerini çok fazla sevdiklerinden rakip firmada tekrar bu işi yapmak istiyorlardı. (çünkü her kişi yalnızca bir kere aynı görevde bulunabiliyordu) Yani tadı damaklarında kalmış kısacası. Özgüvenleri de bu nedenle tavan olduğundan, ben bile etkilendim ki mülakata alanlar ne düşündü tahmin edemem.
Çıktığımızda hepsi diğer şirketin daha iyi olduğunu savundular bir süre, hep beraber mülakat üstüne sohbet ettik. Öyle ki bu şirketi beğenmediler bile, amatör buldular. İnanabiliyor musunuz? Hala üniversite öğrencisi olmalarına rağmen böyle bir mod! Ama ben bundan rahatsız olmadım aksine, öyle olmanın yollarını aramaya başladım, daha o saniyeden. O mülakata kendine güvensiz biri olarak girmedim; ama çıktığımda bir şeyleri mutlaka değiştirmem gerektiğinin farkına vardım. İşte o an da benim harekete geçme noktam oldu.
Tabii bahsettiğim bu olay 2011'in güz dönemine denk geliyor; yani aslında çok da uzak değil ama arada neler değiştiğini anlattığımda eminim, benim gibi kendinize bir hareket noktası seçeceksiniz. Bu arada nadir olarak kendi tarafımdan ama etrafımdaki kişilerce neredeyse sürekli övülen bir yanım var. Ben fazla araştırmacı bir kişiliğe sahibim. Yani hatta bu konuda bazı dönemlerde kafayı çizmişliğim de vardır. Ama bu özelliğim sayesinde kaç kişiyle tanıştım, sohbet ettim ve geleceğe yönelik planlarımı yaptım biliyor musunuz? Bu sadece üniversite dönemi de değil üstelik. Bazen hayatta şansın kapınızı çalmasını beklememeniz gerekir, zirâ çok fazla zaman alabiliyor.
Mülakat sonrasında oturup, ciddi ciddi ne yapmam gerektiğini düşündüm. Koskoca boş bir dönemim vardı önümde; çünkü bahar dönemi alacaktım derslerimi. Ben de işin temeline indim, nedir? BEN PAZARLAMA BİLMİYORUM! Pazarlamaya dair teorik hiçbir ders almadım ve son gerçeğim de ben bunu hayatımın geri kalanında yapmak istiyorum. O zaman bunu öğrenmeye bir yerden başlamalıydım. Artık okuldaki son dönemde bunu başaramayacağıma göre bana en yakın seçenek Ankara'da bir pazarlama stajı bulup çalışmaktı. Öyleyse araştırmalara başladım yine.
Ve yine o kitabı bulduğum gibi internette (üstelik çok ünlü bir iş arama sitesi olmamasına rağmen), Ankara'da yeni kurulan bir şirkette tam da o dönemde uzun dönemli pazarlama stajı pozisyonu açıldığını öğrendim. Mail atmak yerine direk aradım, genelde bunu yaparım tavsiye ederim ve şirketin ortaklarından birkaç gün içinde cevap alacağımı öğrendim, bir de Cv'mi istiyorlardı.
Daha detaylı anlatacağım mülakat sonrasında American Advisors adlı şirketle serüvenim işte böyle başladı. Oradan neler öğrendiğimi ve aslında hala öğreniyorum ilerideki yazılarımda anlatacağım; ama asıl önemli olan önceki şirketle yaptığım o başarısız mülakattan sonra bu adımı atabilmiş olmamdır. Bence herkesin böyle bir tetikleyici noktaya ihtiyacı var; ancak buradaki en önemli soru hayatınızın geri kalanında NE YAPMAK İSTİYORSUNUZ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder